ORUÇ'UN TARİFİ VE ÖNEMİ

ORUÇ KELİMESİ; Farsça'dan Türkçe'ye geçmiş bir kelimedir. Kelimenin aslı "Roze"dir. Bu kelime Türkçe'ye önceleri "Oruze" (Günlük) olarak geçmiş , daha sonra "Oruç" halinde kullanılmaya başlanılmıştır. Arapça karşılığı savm veya siyam'dir. "Savm" kelimesinin lûgat manası: Yeyip-içmekten kendini tutmak, imsak, hareketsiz kalmak ve herşeyden el-etek çekmektir.İslâmî istilahta "ikinci fecirden (fecr-i sadiktan) itibaren güneşin gurûbuna kadar; yemekten, içmekten, cinsi münasebetten ve oruçu bozan diğer şeylerden, Allahû Teâla (cc)'ya kulluk niyyeti ile nefsi men etmeye" verilen isimdir.

ORUÇ'UN ŞARTLARI

Bir insana oruç'un farz olmasi için üç şart vardır:

Birincisi: İslâm (yani o insan müslüman olmalidir. Çünkü tevhid akidesi olmadan hiçbir ibadet sahih olmaz.)

İkincisi: Akıl,

Üçüncüsü: Bülûğa ermiş olmak.

KAÇ ÇEŞİT ORUÇ VARDIR?

Oruç ibadeti; farz, vacib ve nafile olmak üzere üç'e ayrılır. Farz olan oruç da; kendi arasında ikiye ayrılır. Birincisi: Muayyen olan farz oruç, (Ramazan-i Şerif oruçu). İkincisi: Gayr-i muayyen olan farz oruç!.. (Kazaya kalan Ramazan-i Şerif oruçu ve keffaret olarak tutulacak oruç). Hükmen vacip olan oruç'lar da; kendi arasında ikiye ayrılır. Birincisi: Muayyen olan vacip oruç!.. (Muayyen bir günde tutulması nezredilen oruç). İkincisi: Gayr-i muayyen olan vacip oruç!.. (Herhangi bir günde tutulması nezredilmemiş oruç). Allahû Teâla (cc)'nin rızası için tutulan nafile oruçlar da ayri bir nev'idir.

NELER ORUCU BOZMAZ?

 - Resûl-i Ekrem (sav)'in unutarak yiyen ve içen bir Sahâbe-i Kiram'a hitaben "- orucunu tamamla!.. Sana ancak Allahû Teâla (cc) yedirdi ve içirdi (ziyafet verdi)" buyurduğu bilinmektedir. Hanefi fûkahası: "Oruç tutan bir mükellef; unutarak yer, içer veya cim'a ederse orucu bozulmaz. Bu hususta orucun farz veya nafile olması arasında fark yoktur" hükmünde ittifak etmiştir.

 - Oruca niyyet etmiş olan bir mü'min uyur ve uykuda iken ihtilâm olursa orucu bozulmaz. Zira Resûl-i Ekrem (sav): "Üç şey vardır ki bunlarla oruç tutan kimse iftar etmiş olmaz: Kan aldırmak, kusmak ve ihtilâm" hükmünü beyan buyurmustur. Esasen ihtilâmda; cinsi münasebetin ne sûreti, ne de mahiyeti mevcut degildir. Herhangi bir kadına baktığı ve menisi geldigi zaman da durum aynıdır. Bu da; düşünerek menisi gelen kimse gibidir. Hz. Seddad (ra)'dan rivayet edilen: "Kan alan da, aldıran da iftar etmiştir" hadisi, Hicri 8'nci yılda beyan buyurulmuştur. Daha sonra Hicri 10'ncu yılda, Hz. Abbas (ra)'dan rivayet edilen Hadis-i Şerif'te ise "kan aldırmanin oruçu bozmayacağı" kat'i olarak zikredilmiştir. Dolayısıyla birinci hüküm neshedilmiştir. Ancak kan aldıran bir mü'min; bir alimin fetvasını veya nesh olunmuş olan "Kan alan da, aldıran da iftar etmiştir" hadisini duyarak, "orucum bozuldu" zanni ile yer-içerse, gününe gün kaza eder.

- Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kime kusmak galebe ederse, ona kaza yoktur. Her kim de kasden kusarsa kaza etsin" buyurduğu bilinmektedir. Hanefi fûkahası: "Kusma ile oruç bozulmaz. Fakat isteyerek kusması halinde ağız dolusu ise kaza etmesi gerekir" hükmünde müttefiktir. Oruç tutan bir mükellef kustuğu için; "orucum bozuldu" zannı ile, yer-içerse durum ne olur? İmam-ı Kasani: "Mükellef; elinde olmayarak kusar ve "orucum bozuldu" zannı ile yer-içerse, sadece gününe gün kaza eder. Ancak bozulmadığını bildiği halde; birşey yer ve içerse hem kaza, hem keffaret gerekir" hükmünü beyan etmektedir.

 - Bunların dışında; "Göze sürme çekmek, krem ve zeytinyağlı gibi yağlı maddeleri vücûda sürmek, dedi-kodu ve gıybet yapmak, kendi arzusu ve fiili olmaksızın mükellefin; boğazına duman, un, toprak tozu veya sinek kaçması, cünüb olarak sabahlamak, iftar etmeye niyet edib de iftar etmemek, yutmaksızın herhangi bir maddenin tadını boğazında hissetmek, mesaneye geçmemek şartı ile; erkeğin tenasül uzvuna su veya yağ gibi maddelerin akıtılması, yara üzerine konan kuru ilâç, burunda birikmis olan sümügü bogaza çekip yutmak, nohut tanesinden daha küçük olan ve dislerin arasında kalmış bulunan yiyeceği yutmak" orucu bozmaz. Ancak başta dedi-kodu ve gıybet olmak üzere, bu fiilerin tamamından kaçınmak gerekir. Nitekim Resûl-i Ekrem (sav): "Kim ki yalan söylemeyi ve yalan ile amel etmeyi bırakmazsa, Cenab-i Hak (cc) o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına hiç kıymet vermez, iltifat buyurmaz" hükmünü beyan buyurmuştur. Bu hadis-i Şerif; oruçlunun hangi hususlarda titizlik göstermesi gerektiğini izah etmektedir. Yalan, giybet ve dedi-kodu gibi fiiller oruca zarar verir.

ORUCU BOZAN VE KEFFARETİ GEREKTİREN HUSUSLAR

Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Oruç, vücûda girenden dolayı bozulur" buyurduğu bilinmektedir. İnsan fıtratının gereği olarak; gıda maddelerini boğaz vasıtasıyla vücûduna ulaştırır. Malûm olduğu üzere bu en tabii yoldur. Bunun dışında; kulak, burun, ön ve arka menfezler gibi, arizî yollar da mevcuddur.    Hem kaza hem keffarettin gerekmesi için bazı şartlar vardır.

Birincisi: Kasden orucu bozmuş olmak şarttır. Oruçlu kimse hata yolu ile iftar ederse, keffaret gerekmez, ancak kaza gerekir. Meselâ: Abdest alırken ağzına su verdiği anda, elinde olmayarak boğazına suyun kaçması gibi!.. bu durumda kasden bozmak sözkonusu değildir. Ancak gününe gün kaza eder.

İkincisi: Kendi iradesi ile bozmalı, zorlama neticesinde bozmuş olmamasıdır. Meselâ: Kendisiyle cim'a edilen kadın, bu fiile razı olmuşsa hem kaza hem keffaret gerekir. Ancak cim'a zorla yapılmışsa kadına sadece gününe gün kaza gerekir. Çünkü orucu bozması hususunda zorlanmıştır, kendi iradesiyle bozmamıştır.

Üçüncüsü: oruca başladıktan sonra hastalanmaması veya sefere çıkmaması esastır. Eğer hastalanır veya sefere çıkarak bozarsa, keffaret gerekmez.

Dördüncüsü: Mükellef Ramazan-ı Şerif orucunu tutarken geceden niyyet etmiş olmalıdır.

Beşincisi; orucu bozarken, tabi gıdalardan veya gıda yerine geçebilecek yiyecek ve içeceklerden faydalanmış olmalıdır. Meselâ: Çakıl taşını veya demir parçasını yutan kimsenin orucu bozulur. Ancak keffaret gerekmez. Zira bunlar gıda maddeleri olmadığı gibi, gıda yerine geçecek maddeler de değildir.

Şimdi bu genel esaslar dahilinde; orucu bozan ve keffareti gerektiren hususlardan bir kısmını zikredelim: "Tabii gıda maddelerini ve gıda maddesi hükmünde olan yiyecekleri kullanmak; Cima' yapmak (rıza söz konusu olduğu anda hem fail, hem mef'ul için keffaret gerekir.) ağıza giren yağmur suyunu kasden yutmak; sirke, deve sütü, bakla, kavun karpuz üzüm ve şeker kamışı sularını içmek; sifa olacagi gerekçesi ile harhangi bir ilâci kullanmak; yaga ve pekmeze katilmis dari ununu yemek; asma yaprağı veya taze ağaç yaprağını yemek; yenilen cinsten otları, ilâç veya gıda niyyetiyle kullanmak!.." Bütün bunlar vücûda dahil olduğu anda oruç bozulur, hem kaza hem keffaret gerekir!

ORUCU  BOZAN VE SADECE "KAZA"YI GEREKTEREN HUSUSLAR

Mükellefin herhangi bir kasdi olmadan; zorlama ve hata sonucu orucu bozulursa, gününe gün kaza etmesi gerekir. Meselâ; Ramazan-ı Şerif ayında oruca niyyet eden bir mü'min; unutarak yeyip, içer veya cim'a eder, daha sonra da sırf cehaleti sebebiyle "orucum bozuldu" zannına kapılarak, orucunu yerse gününe gün kaza eder!.. Kezâ kustuğu için veya kan aldırdığı için "orucunun bozulduğunu" zanneden ve ve sırf bu zann sebebiyle orucunu yiyen kimsenin de durumu aynıdır. Orucu zorla yedirilmiş olan kimseye veya hataen orucunu bozmuş olan kimseye de, sadece kaza lâzım gelir. Keffaret lâzım gelmez. Dolayısıyla kaide şudur: Kasden ve kendi ihtiyarıyla, herhangi bir özür bulunmadan; Ramazan-ı Şerif orucunu bozan mükellefe hem kaza, hem keffaret gerekir!.. Bunun dışında kendi ihtiyari olmaksızın ve meşru bir özür sebebiyle orucunu bozan mükellefe sadece kaza gerekir!..

Şimdi bu genel esaslar dahilinde; orucu bozan ve sadece "Kaza"yı gerektiren hususlardan bir kısmını zikredelim:

1. Mazmaza ve iştinsak yapmakta iken karnına su giren kimsenin orucu bozulur, gününe gün kaza gerekir.

2. Cünüb olarak sabahlayan bir mü'min; yıkanırken boğazına su kaçarsa orucu bozulur. Kaza gerekir.

3. Oruç tutan bir kimse; çakıl, kuru çamur, pamuk, kuru ot ve kâğıt yutmuş olsa orucu bozulur. Kaza gerekir.

4. Kuru prinç, mercimek, olgunlaşmamış ve pişmemiş ayva, kuru karpuz kabuğu, kurtlanmış leşe ve kan, yumurta kabuğu, başkasının çiğnemiş olduğu lokma ve bir başkasının tükrügü gibi şeyleri yutan kimsenin orucu bozulur. Ancak kefaret gerekmez, gününe gün kaza eder. Çünkü bunların yenmesi âdet olmadığı gibi, başta kurtlanmış leş ve kan olmak üzere insan tabiatının nefret ettigi şeylerdir.

5. Makatından şırınga yaptıran veya mesanesine ilâç veren kimsenin orucu bozulur. Kaza gerekir.

6. Kendi ihtiyari olmaksızın; ağzına kar veya yagmur tanesi giren, bunu yutan kimsenin oruçu bozulur, kaza gerekir.

7. Oruçlu bir kimse taharetlenirken fazla su kullanır ve su o yolla içeri girerse orucu bozulur, kaza gerekir.

8. Bir kimse oruçlu iken karısını öpse ve bu sebeble inzal vaki olsa orucu bozulur. Kaza gerekir!.

9. Ramazan ayında oruçlu iken; zorla ve tehditle cim'a edilen kimsenin orucu bozulur. Keffaret gerekmez. Gününe gün kaza eder.

10. Kendi isteği ve ihtiyari olmaksızın; sigara dumanını içine çeken kimsenin orucu bozulur, kaza gerekir.

11. Elini boğazına sokarak, kasden kendini birkaç defa ağız dolusu kusturan kimsenin orucu bozulur. Kaza gerekir.

12. Ramazan-ı Şerif ayının dışında, herhangi bir oruca niyyet eden mükellef; kasden dahi bozsa, kaza gerekir.

DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

    İftar sofrasında da bazı kurallara dikkât etmek, sağlık açısından oldukça önemlidir. Sigara tiryakileri sigaraya, bazıları bardak bardak suya kanmaya çalışır; bazıları da mükellef sofralarda üç öğünlük yemek yerler.

Yapılması gerekenler şöyle özetlenebilir:
    Peynir, reçel vs. gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yiyeceklerle oruç açıldıktan sonra, ağır olmayan  bir yemeğe geçilmelidir.   Hz. Resulullah’ın

    “Sofradan doymadan, daha yemeye iştahınız varken kalkınız. Bir insana kuvvetini devam ettirmek için pek az yemek yeter. Eğer fazla yemesi gerekiyorsa midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefes almaya ayırmalıdır”
S
özünü hatırlatarak,bu tavsiyenin sadece  Ramazan için değil, diğer günler için de  geçerli olduğunu söyleyebiliriz.

 

Kaynak: "Emanet ve Ehliyet" İslâm İlmihali; Yusuf KERİMOĞLU, Oruç Bahsi, Misak Yayınları  (Daha fazla bilgi için bakınız!)

Geri Dön